Özsoy konuşmasına Uzundere ilçesinin tarihi ve coğrafi konumundan bahsederek başladı. Özsoy daha sonra, Uzundere denilince akla gelen ilk şeyleri şöyle sıraladı, Türkiye’nin en yüksek şelalesi, misafirperver insanları, otantik sivil mimari, temiz bol oksijenli havası, ekolojik yaşam merkezi, yirmi çeşit elmanın bulunduğu yer, rafting ve trekking, yaban hayatı ve kuş gözlemciliği, incir döğmesi.
Özsoy, kırsal turizm konusunu kısaca tanımlayarak, DATUR projesi kapsamında kırsal turizm faaliyetlerine değindi. Özsoy, “Kırsal turizm küreselleşmenin söz konusu olduğu 21. yüzyılda ülkelerin kendi halklarının refahını sağlayabilmek için çeşitli doğal kaynakları ekonomik fayda yaratacak şekle dönüştürerek, insanların hizmetine sunma yollarını aramak, bölgesel kalkınmışlık farklılıklarını gidermek, kırsal kesimde yaşayan insanların gelirlerini artırmak ve refah düzeylerini yükseltmek için geliştirilmiş bir modeldir” dedi.
Uzundere’nin Türkiye’nin en yüksek şelalesi olan Tortum Şelalesi, Tortum Gölü, Köttek Mağarası, Engözzekkapı Kalesi, Sapaca Kalesi, Erikli Şapeli Uzundere ilçesinde bulunmaktadır. Bunların dışında, Doğa Yürüyüş Yolları, Dağ Bisikleti Parkurları, Orman İçi Mesire Alanlarına sahip olan bir ilçe olduğunu söyleyen Özsoy, “Uzundere flora ve fauna bakımından çok zengin, göçmen kuşların göç rotasında olan, tarih, kültür, tabiat harikası bir ilçedir. 2007-2012 yılları arasında bölgemizde ve komşu ilçelerle birlikte sürdürülen DATUR Projesi neticesinde, komşu ilçeler ile değil, dünyadaki ilçeler ile yarışmamız gerektiğini öğrendik. Bölge insanı, genelde içine kapanık, mevsimsel olarak il dışına çıkarak çeşitli bedensel güç gerektiren işleri yaparak geçimini sağlamaya çalışırdı. DATUR projesi ile bizler gördük ki dünyanın çeşitli ülkelerinden insanlar ilçemizi gezmeye geliyor ve üstelikte bunun için bizlere para ödüyor” diye konuştu.
Konferansın ardından Güneş Vakfı yönetimince Muhammet Halis Özsoy’a Güneş Vakfı Yayınlarını, III. Uluslararası Türk Şöleni Bildirileri kitabını ve katılım belgesini takdim etti.