Evet, sevgili gençler, belki Adam sende başka işin yok mu? Kulaklarımızı tırmalıyorsun, zaten annemizden ve babamızdan işittiğimiz nasihatler bize yetiyor bir de sen mi başlayacaksın diye haykırabilirsiniz. Yorulduk, bıktık, bırakın bizi kendi halimize, bırakın gençliğimizi ve kendi hayatımızı yaşayalım dediğinizi duyar gibiyim. Doğru olabilir, hayat sizin, gençlik sizin bunlara söyleyecek sözümüz yok ta!!! Yaşadığınız gençlik ve hayat sadece sizlere mi ait, sizi mi ilgilendiriyor diye sormak zorunda hissettim kendimi.

Bu sese Kulak Verin Gençler…..

Acaba bizleri yaratan Rabbimize karşı bir görevimiz yok mu? Bizleri yarattığı ve yaşattığı için.

Acaba bizleri dünyaya getiren ve her derdimize ortak olan anne ve babamıza ve ailemize karşı bir görevimiz yok mu?

Türkiye gibi büyük bir devlete, gelenekleri ve geleceği olan bir güce sahip olduğumuz için ülkemize karşı görevlerimiz yok mu?

Bizleri yetiştiren öğretmenlerimize, yere düştüğümüzde kaldıran, kavga ederken hep yanımızda duran arkadaşımıza, bize derede göl yaparak yüzmeyi öğreten mahalle büyüklerimize,  tandırdan çıkardığı sıcak ekmek ile karnımızı doyuran komşu teyzemize, paramız olmadığı zaman leblebi tozunu paran olduğunda verirsin diyen bakkal amcamıza ve daha nicelerine karşı görevlerimiz yok mu?

Yok muydu? 16 yaşında tahta geçen Sultan Abdülmecid’in, 11 yaşında devlet yönetmeye başlayanIV. Murat’ın, 13 yaşında tahta geçip şehit edilen Genç Osman’ın, 18 yaşında tahta geçen Sultan II. Murat’ın ve 13 yaşında tahta geçerek 21 yaşında İstanbul’u Fethederek İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.” Hadis-i Şerifine mazhar olan Fatih Sultan Mehmet’in; Yaratan Rabbine, anne babasına, onu yetiştiren Lalasına, ülkesine ve milletine karşı görevleri yok muydu? Hiç demediler ben gencim, benim kendi hayatım var, bırakın hayatımı ve gençliğimi yaşayayım. Hiç sesleri çıkmadı Çanakkale’deki 15 lilerin, biz çocuğuz, bırakın bizi mahallemizde, köyümüzde oyunumuzu oynayalım demediler,  Hiç geri durmadı 20 yaşındaki genç anne Nenehatun"Seni bana Allah verdi. Ben de O'na emanet ediyorum." diyerek çocuğunu bırakıp baltasıyla düşman üstüne yürürken.

Size Tembelliğin Kitabından birkaç cümle söyleyeyim mi diyor Üstad Ali Fuad BAŞGİL hoca ve ekliyor.

“Adam sende…, Hele dursun bakalım, sonra yaparız, İnsan dünyaya bir defa gelir boşveer, yıpratma kendini.”

               

Sizlere gençliğin en önemli üç sorunundan bahsetmek isterim. Tembellik, Nefis ve Arkadaş.

TEMBELLİK;

Sakın ha! sadece ders çalışmayan, haylazlık yapan ve uyuyanların yaptığı iş olarak düşünmeyin tembelliği. Eğer bedensel bir yorgunluğunuz ve tembelliğiniz varsa sorun o kadar büyük değildir. Dinlenir, gayret eder bu sorunu atlatırsınız. Asıl tehlike zihin tembelliğidir. Sorununuz zihin tembelliği ise bunu ancak ve ancak kendi öz iradenizle çözebilirsiniz gençler.

                NEFİS;

Bir diğer büyük sorun ise nefistir gençler. Nefis içimizde olan bir varlıktır. Nefis kontrol altına alınabilecek en büyük düşmandır. Nefis her şeye yatkındır. Belki içimizde bir afet, belki de bizim için bir nimet. Kontrol edilemezse bir yanardağ gibi patlar ve bizim için hüsran olur. Kontrol edebilirsek Allah-u Teâlâ’nın bize bahşettiği cennet bahçesidir nefis.

                Nefis için terbiye, terbiye için destek, destek için ise arkadaş lazım. 

                ARKADAŞ;

                Size destek olacak arkadaşta hangi vasıfları aramalısınız gençler. Dürüst olmak, namuslu olmak, imanlı olmak, vatansever olmak, ahlaklı olmak,  iyiliksever olmak,  şuurlu olmak, çalışkan olmak ve hülasa değerleriyle değerli olmak değil mi?

                Arkadaş size her şekilde görünebilir. Bazen bir iyilik meleği, bazen ise bir kör şeytan. İyi bir arkadaş sizi mutlu eder ve yüceltir. Bu mutluluğu ve yücelmeyi ömrünüz boyunca tırnak ucunuzdan saçınızın teline kadar hissedersiniz.

                Ya arkadaşın kötüsü, geçici heves ve dünyevi zevklerin içerisinde dürüstlükten uzak, kötülük yapmaktan hoşlanan, çalışmaktan kaçan ve değerlerini bilmeyen değersiz birisi değil midir. Sizin saf ve temiz yüreğinizden faydalanarak sizi değersiz kılmazlar mı.

                Peki,  tembellikten kurtulmanın,  nefsine hakim olmanın ve iyi arkadaşın kaynağı nedir biliyor musunuz sevgili gençler. İ-RA-DE

                Kimi güç der iradeye, kimi dilek, kimisi ise istek veya arzu. Kuran-ı Kerim de Hak için olunca Külli,  Kul için olunca Cüz’i dir irade.

Kul için yani yaratılanlar için nedir irade, kalbinin, beyninin, düşüncelerinin, davranışlarının, damarlarında akan kanın ve tüm uzuvlarının bir senkronizasyon içerisinde, bir sevda ve aşk ile seni iyiliğe, güzelliğe, doğruluğa götürmesi değil midir.

Kurtulun tembellikten, terbiye edin nefsinizi ve iyi seçin arkadaşınızı. Güçlü iradenizle kendinize ve değerlerinize değer verin çünkü iradeli bir neslin devamı ve geleceğimizsiniz.

Yoktur bizim için esaret; kendimize, nefsimize ve başka milletlere. Kurtuluş, özgürlük ve istiklaldir, sizin gibi asil gençliğin kırdığı zincirler bize.