Arap Yarımadası’nda ki gelişmelerle ilgili açıklamada bulunan Savaş Eğilmez, “Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Libya ve Maldivler Katar’a çok ağır yaptırımlara başladıklarını açıkladılar. Peki, Katar neden yalnızlığa itiliyor? Katar neden abluka altına alınıyor. Gerçekten iddia edildiği gibi Katar Müslüman kardeşleri ve Hamas’ı desteklediği için mi yoksa yine iddia edildiği gibi sahip olduğu medya kuruluşları üzerinden diğer Arap ülkeleri aleyhinde siyasete zemin oluşturduğu için mi protesto edilip, tecrit edilmeye çalışılıyor? Yoksa bütün bu agresif kararların arakasında başka sebepler mi var? Aslında bu gerilim 19. yüzyılda başladı. Körfez’de yayılmaya ve Körfez ülkeleri ile anlaşmalar yapmaya başlayan İngilizlerin ikna edemediği tek kişi Katar hakimi, Şeyh Temim’in büyük dedesi Muhammed el Sani ve oğlu modern Katar’ın kurucusu olan Kasım el Sani olmuştur. Onlar İngiliz politikalarına karşı çıkmış ve Osmanlı Devleti ile işbirliğinden yana olmuşlardır. Fakat Osmanlı askerleri 1916 yılına kadar Katar’da tutunabilmişti. Burası da İngilizler tarafından işgal edilince Türk askeri bölgeden çekilmek zorunda kalmıştır.” diye konuştu.
Atatürk Üniversitesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez, Körfezdeki hedefin Katar olduğunu kaydederek, şunları söyledi:
“Arap Yarımadası’nda var olan bu muhalif ve kendi başına buyruk ses Katar, yaklaşık bir asırdır küresel ve bölgesel güçlerin hedefi haline geldi. 1960’lı yılların sonunda bölgeyi terk eden İngilizler, Katar’a Birleşik Arap Emirlikleri Konfederasyonu’nun içinde kalmayı teklif etse de Katar, bağımsızlığı tercih etti ve bir kere daha bölgede farklı davranan ülke oldu. Krizin nasıl patladığıyla ilgili birçok analiz, birçok da enerji/İran/İsrail temelli teori var. En net fotoğraf ise, Suudi Arabistan'ın diğer tüm körfez ülkelerine kendi politikalarını dikte etmeye çalışması. Küresel ve bölgesel güçlerin iştahını kabartan Katar finansmanı. Katar, Türk politikalarına çok yakın hareket eden, Müslüman kardeşler ve Hamas’a sahip çıkmaya çalışan bir ülke. Ayrıca Katar, Suriye’de Türkiye’nin desteklediği Özgür Suriye ordusunu finanse ederek birçok küresel aktöre muhalif politikalar yürütüyor. Ve çok defa uyarılmasına rağmen bu politikalardan vazgeçmeyen Katar, bölgede büyük güçler tarafından kontrol edilen diğer Arap ülkelerinin günden güne artan baskılarıyla yüzleşmek zorunda kaldı. Amerika’nın yeni başkanı Trump, öncelikle 11 Eylül’ü finanse etmekle suçladıkları Riyad yönetimi ile sorunların çözüldüğünü söyledi. Bu açıklamanın ardından Amerikan basınında iki ülkenin gizli anlaşmalar yaptığı, Ortadoğu ve Afrika’da Amerikan çıkarlarına aykırı davranan Türkiye’nin yerine, yeni müttefikin Suudiler olacağı konuşuldu. Ardında Nisan ayında Mısır’da ki cunta yönetiminin şefi General Sisi’yi Beyaz Saray’da krallar gibi ağırlandı. Bundan altı hafta sonra şaşaalı bir Suudi Arabistan ziyareti gerçekleştirdi. Trump bu ziyarette hem yüzlerce milyar dolarlık anlaşmalar yaptı hem de bölgenin yeniden dizaynı için Suudilerle anlaştı. Tabi ki bu yeni dizaynda kendi politikalarını yürütmeye çalışan ve Türkiye ile sıkı işbirliği içerisinde olan Katar mutlaka terbiye edilmeliydi. Sonra düğmeye basıldı ve yedi sözde Müslüman Arap ülkesi teröre destek verdiği batılı safsatalarla, Katar’a sonu nereye varacağı belli olmayan yaptırımlar başlattı.”
Bütün bu hareketlilik ve karmaşa içerisinde Türkiye’nin nasıl bir politika uygulaması hususunda konuşan Eğilmez, “Sonuçta Katar yeniden formatlanmaya çalışılırken en büyük mesajlardan biri de Türkiye’ye veriliyor. Türkiye’nin özellikle finansal açıdan çok önemli bir müttefiki ve tabiri caizse kara gün dostu Katar’da büyük bir darbe yapılmaya çalışılıyor. Başta ABD olmak üzere bölgedeki diğer güçler şimdiki Katar yönetimini değiştirmek ve ABD’nin politikalarından çıkmayacak yeni bir yönetimin gelmesi için çaba sarf ediyorlar. 15 Temmuzdan önce ülkemiz ekonomik buhran ile sarsılmaya çalışılırken, Katar yaptığı yatırımlar ile devletimize hareket alanı açmış oldu. Ayrıca 15 Temmuzda darbenin başarılı olup olmayacağı belli değilken net şekilde Türkiye’nin yanında yer alan ilk ülkelerden biri Katar oldu. Mısır’da, Suriye’de ve Filistin’de batıyı karşısına almak pahasına Türkiye’nin politikalarını hem maddi hem manevi olarak destekledi. Rusya ile yaşadığımız uçak krizinde Türkiye’ye ucuza gazı ben veririm diyerek güven tazeledi. Ayrıca Katar, tugay seviyesinde askeri üssümüzün açılmasına izin veren ilk Ortadoğu ülkesidir. Suriye’de Türkiye’nin desteklediği Özgür Suriye ordusunu finanse ederken, harekât merkezlerini Katar’a taşımıştır. Bizi her ekonomik saldırıdan çıkarmak için canla başla çalışan dostumuzdur Katar. Geçen ay Suudiler Türkiye’ye verdikleri silah siparişlerini iptal edince Katar, Türkiye’den 2 milyar dolarlık bomba alımı yaptı. Ülkemizde başta inşaat sektörü olmak üzere 18 milyar dolarlık yatırım yaptı. Kısacası en zor zamanlarımızda herkes üç maymun oynarken yanımızda yer aldı. Yani Katar’a vurulan darbenin bir amacı da dört yanı kuşatılan Türkiye’ye büyük bir darbe daha vurmaktır. Tüm bu gerçeklerin ışığında biz Katar’a sahip çıkmak zorundayız. Devletimiz zaten şu anda her kanaldan dengeli bir politika ile Katar’a sahip çıkıyor. Unutmamalıyız ki Katar bugün zor günler geçiriyorsa bunun önemli sebeplerinden biri de Türk Devletine verdiği destektir. Bugün Katar’ı yalnız bırakırsak yarın yanımızda bizi destekleyecek kimseyi bulamayız.” dedi.
Eğilmez: Katar formatlanmaya çalışılıyor
Atatürk Üniversitesi, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez, Katar’ın Türk politikalarına çok yakın hareket eden, Müslüman kardeşler ve Hamas’a sahip çıkmaya çalışan bir ülke olduğunu ifade ederek, “Bugün Katar’ı yalnız bırakırsak, yarın bizi destekleyecek kimseyi bulamayız” dedi.