Azizoğlu mesajında şu satırlara yer verdi;
Aziz Erzurumlular, sevgili Dadaşlar, değerli çalışma arkadaşlarım; son yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Kahramanlar diyarı Erzurum Valiliği görevimi noktalamış bulunuyorum.
Sözlerimin başında şunu söylemeliyim ki, her insana Erzurum’a vali olarak hizmet etmek nasip olmaz.
“Cumhuriyeti kuran il” olarak da bilinen Erzurum, tarihin derinliklerinden bugüne gelinceye kadar, bulunduğu coğrafyaya sahip çıkmış, öncü olmuş, ülkenin Doğu’daki kalesi sıfatıyla, önemli mücadelelerde hep başı çekmiş kadim bir şehrimizdir.
Dün geldik, anlımızın akıyla görevimizi yaptık. Bugün de gidiyoruz. Kısmet bu kadarmış.
Cumhuriyetimizin kuruluşunun 95’nci yıldönümünü büyük bir heyecan ve coşkuyla kutladığımız şu günlerde, Dadaşlar diyarı Erzurum’dan ayrılacak olmanın hüznünü yaşadığımın bilinmesini isterim.
Erzurum, genç bir kaymakam adayı olarak mesleğe başladığım yıllarda “ilk göz ağrım” olmuş bir şehirdir.
Erzurum Valisi olarak görevde bulunduğum süre içinde hem bu aziz memlekete hizmet etmeye, hem de insanımızla yakın diyalog içinde olmaya azami gayret gösterdim. Devletimizin kaynaklarını saçıp, savurmadan, ilimizin ve insanımızın öncelikli ihtiyaçlarını tespit ederek, çalışmalarımıza yön verdim.
Bir kültür ve medeniyet şehri olan Erzurum’da başlattığımız yatırım ve çalışmaların hızla yükseliyor oluşu, içimi rahatlatmakla kalmıyor, üstlendiğimiz sorumluluğun ve görevimizin hakkını verdiğimizin bir göstergesi olarak ta bizleri son derece mutlu etmektedir.
Çok kıymetli Erzurumlular, değerli Dadaşlar...
Kısa zaman sonra Erzurum’dan ayrılacağım. Bir daha yolumuz Erzurum’a düşer mi, bilemiyorum.
Ancak, sizleri Anadolu’nun bu zirve şehrini, gerek şahsım gerek ailem adına edindiğimiz dostları, dostlukları, bayramlarda arafalık toplayan, bizi gördüklerinde koşarak boynumuza sarılan o candan çocuklarını, Dadaş kültürü ile beslenmiş ve şekil almış, vatanı için canını vermekten ve hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan insanını, Erzurum Tabyalarını, o tabyalarda yankılanan ezan sesini, zaman zaman soluklandığımız Cumhuriyet Caddesini, 15 Temmuz ve takip eden günlerde gösterilen büyük coşku ve heyecanı, Yakutiye akşamlarını, o medresede yaptığımız sohbetlerimizi ve Erzurum’un Ramazan Gecelerini unutmamız elbet mümkün olmayacak.
Gözüm arkada kalmadan, görevinin hakkını vermeye çalışmış bir vali olarak Erzurum’dan ayrılıyorum.
Görev yaptığım yaklaşık iki buçuk yıllık süre içinde, birlikte çalıştığım arkadaşlarıma, şehrin bürokratlarına hakkaniyetle yaklaşmaya, onları daha fazla çalışmaları ve üretmeleri noktasında motive etmeye gayret gösterdim.
Bu süreçte kırdığımız, incittiğimiz insanlar olmuşsa, kendilerinden haklarını helal etmelerini özellikle diliyorum.
Bu arada, her ne kadar arzu etmiş olsam da zaman darlığı nedeniyle, bazı kurum ve kuruluşlarımıza veda ziyareti yapamadım. Ziyaretlerine gidemediğim çalışma arkadaşlarımdan bu özrümün kabulünü rica ediyor, çalışmalarında başarılar ve esenlikler diliyorum.
Ülkemizin terör belası ile uğraştığı, bulunduğumuz coğrafyanın ateş çemberi ile sarılı olduğu bir dönemde, bölücü hainlere asla geçit vermeyen ve onurlu bir duruş sergileyen, vatanının, milletinin, asker ve polisinin her daim yanında yer alan bu güzel şehrin onurlu insanları, Sivil Toplum Kuruluşları ve Basın-Yayın organları; inanıyorum ki, bugüne kadar sürdüregeldikleri bu takdire şayan hasletlerini sonsuza kadar devam ettirecektir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Doğu’daki uç beyi olma görevini hakkıyla yerine getireceklerdir.
Bu duygu ve düşünceler içinde, Erzurum’da kaldığımız sürede şahsıma ve aileme göstermiş olduğunuz yakın ilgi ve samimiyeti en güzel hatıralarımız arasına katarak, yâd edeceğimizin de bilinmesini isterim.
Bu vesileyle, siz değerli Erzurumlu hemşehrilerime şu dizelerle veda etmek isterim: ‘Gideriz hak yolu izde gideriz/ Taş bağırda sular dizde gideriz / Bir gün akşam olur bizde gideriz / Kalır dudaklarda şarkımız bizim...
Hakkınızı helal edin, Allah’a emanet olun.