Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin ardından en çok tartışılan konuların başında depremzedelere yönelik davranışlar geliyor. Psikolog Fatma Altınay, depremzedelere nasıl davranılması özellikle de çocuklarla ilgili dikkat edilecek konuları anlattı. Depremzedelere 'Neler yaşadın. Enkaz altında kaldın mı? Herhangi bir yakınını kaybettin mi? gibi soruların yöneltilmemesini isteyen Altınay, "Depremin fiziksel yıkımının yanı sıra psikolojik yıkıma da sebebiyet verdiği bir gerçek. Peki ne gibi riskler taşıyor ya da deprem ne gibi psikolojik yıkıma sebebiyet verir? Öncelikle güvenli alan dediğimiz evlerimizin yıkılması, yakınlarımızı kaybetmemiz, hayata ya da doğaya olan inancımızı, ya da güvenimizi de kaybetmemize sebebiyet verdi. Öyle ki şu an bir kısım insanda, ben doğada bir çiçek bile ekmek istemiyorum gibi düşünceler gelişti. Bunların düzelmesi ya da bir travma sonrası stres bozukluğuna yol açmaması zaman alacaktır. Peki Biz bu süreçte neler yapabiliriz, depremi ikincil dereceden yaşamış insanlar olarak, bizler depremzedelere kesinlikle o anları, neler yaşadın, enkaz altında kaldın mı, herhangi bir yakınını kaybettin mi? gibi soruları yöneltmememiz gerekiyor. Yapmamız gereken şey onların birincil ihtiyaçlarını karşılamamız. Yani yeme barınma ya da anlatma gibi bir ihtiyacı olduğunda, ben buradayım beni burada bulabilirsin gibi ifadeler kullanmamız. Ama bu noktada zorlayıcı ya da anlatmasını isteyeceği bir dil kullanmamamız gerekiyor" diye konuştu.
PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK İÇİN GEREKLİ
Depremden etkilenen çocukları yakınlarından ayırmamak gerektiğine dikkat çeken Altınay, "Çocukları o stres faktöründen uzaklaştırmak için uzakta bulunan bir akrabasına ya da bir arkadaşa göndermememiz gerekiyor. O esnada bulunduğu şehirde ailesi ile birlikte o stres faktörüne maruz kalması, onu birlikte yaşamaları gerekiyor. Hatta bu ileriki dönemde psikolojik sağlamlığı için de çok kıymetli" dedi.
DEPREMİ ANLATMAK FAYDALI OLUR
Altınay, depreme maruz kalmamış ama bunu haberlerden ya da medyadan gören çocuklar için "Çocukları tamamiyle izole etmek yine çok sağlıklı değil. Yaşa ve gelişim seviyesine göre deprem faktörünü anlatmak deprem öncesinde ya da deprem sonrasında yapılan, yapılması gereken şeyleri bildirmek gerekiyor" tavsiyesinde bulundu.
MEDYANIN TUTUMU
Depremzedeler konusunda medyanın tutumunun da önemli olduğunu vurgulayan Altınay, şunları söyledi:
"Medyanın deprem karşısındaki tutumu nasıl olmalıdır? Orada bulunan basın grupları da enkaz altından çıkan depremden kurtulmuş kişiye, ne hissediyorsunuz, neler yaşadınız, bundan sonra ne yapacaksınız? Gibi soruları yöneltmesi gene çok sağlıklı değil. Oradaki işlevsel olan bilgileri bir süzgeç gibi süzüp halka sunmaları servis etmeleri çok daha kıymetli. Normalleşen insanlar var normalleşen insanlar hakkında neler düşünmeliyiz ya da deprem sonrasında depremi birincil dereceden yaşamış kişilerde de bir çok etkisini görebiliyoruz. Hiçbir tepki vermeme, ağlamama, etrafa bakma gibi tepkiler görebiliyoruz. Bu da acının büyüklüğünden, beynin kendini bloke etmesinden kaynaklanıyor bu konuda hiç üzülmüyor ne kadar gamsız insan gibi bir düşünceye kapılmamamız gerekiyor. Çevremizde gördüğümüz normalleşen insanlara da, hiç umursamıyor, hiç etkilenmediği gibi bakmamamız gerekiyor. Bu hatta hassas olan kişilerin, kendini bu stres faktöründen biraz daha uzaklaştırma gibi bir savunma mekanizması olabilir. Normalleşen insanları gördükçe biz de normalliğe bir adım daha yaklaşacağız ve bu noktada depremzedelere daha sürekli bir yardımda bulunmuş olacağız. Bu da olumlu bir etkidir. Tabii ki bu noktada işlevsel olarak düşünmemiz gereken şey, ben kendi ruh sağlığımı nasıl koruyabilirim, depreme karşı nasıl önlem alabilirim Ya da depremzedelere nasıl daha sürekli yardımda bulunabilirim konusu olmalı.