Eminoğlu açıklamasında şu görüşlere yer verdi;
“Sanatsız kalan milletler tarih boyunca zayıf düşmüş ve tarih sahnesinden silinmişlerdir. İslamiyet’ten önce ozanlarla yaşatılan sözlü edebiyatımız İslamiyet’in etkisiyle âşık edebiyatını ve tasavvuf edebiyatına dönüşmüş, bu suretle de günümüze kadar gelmiştir. Binlerce yıllık sanat ve edebiyat geleneğimizin en orijinal hali de âşıklık geleneğidir. Bizler de âşıklık geleneğini bizden sonraki kuşaklara taşımak için elimizden geleni yapmaktayız.
Âşık demek yalnızca elinde sazıyla diyar diyar dolaşan, çalıp söyleyen, gönül yapan demek değildir. Âşık aynı zamanda toplumda gördüğü aksaklıkları toplumun isteklerini en güzel şekilde dile getiren bir sözcüdür. Âşıklık geleneğinin özünde geçmişten günümüze bir köprü kurma ve yaşanmış olayları ince bir üslupla geleceğe yansıtma yükümlülüğü vardır.
Bu bağlamda kaybolmaya yüz tutmuş geleneğimizin, yaşatılmasında millet olarak hepimize büyük görevler düşmektedir. Şehit Âşık Ali Rahmani de yukarıda özetle anlatmaya çalıştığımız misyonun gereği olarak ülkenin kanayan yarası olan teröre millet adına isyan etmiştir. Yiğitçe yaşayıp yiğitçe söylemiş olan Ali Rahmani, ebediyete de yiğitçe yürümüştür. Bundan 25 yıl önce büyük bir kahramanlık örneği göstererek teröristlerin isteklerine boyun eğmeyen ve hunharca şehit edilen aşığımızın hayatı hepimize örnek teşkil etmelidir.
Malumunuz âşıklık geleneğinin usta isimi Ali Rahmani, 25 Ekim 1993 tarihinde Erzurum-Erzincan karayolunda teröristlerce şehit edilmişti. Şehadetinin 25. yıldönümünde Ali Rahmani’yi rahmetle anıyoruz. Bu hüzünlü günde Rahmani’yi bir biz anıyoruz, bir de bulutlar. Bugün bu anma etkinliğinin bu kadar sade kalması ise bizi ayrıca üzmüştür. Gönül isterdi ki şehreminlerimizi de bu acılı günümüzde yanımızda görelim. Gönül isterdi ki aşığımızın hem âşıklık geleneğine katkılarını hem de şehadetini daha güzel bir etkinlikle daha büyük bir katılımla daha fazla insana anlatalım. Onu, şanına yakışır bir şekilde analım ama nasip böyleymiş. Yapılanların, yapılacakların teminatı olduğu düşüncesiyle bu akıbetin diğer âşıkları da bulacağı kanaatini yaşamaya başladık. Gönül isterdi ki şehrimizin kültürünü yaşatmaya, tanıtmaya çalışan kurumların temsilcileri yanımızda olsun. Onların bu vefayı organize edip bizleri davet etmeleri gerekirken yanımızda olmamaları da bizleri ayrıca üzmüştür.
Rahmani Ustayı rahmetle ve minnetle anıyor, dilimiz söyledikçe, sazımız çaldıkça bizden sonraki nesillere onu şanına yakışır şekilde tanıtmaya çalışacağımıza söz veriyoruz.