ÇOCUKLARINIZI TAKİP EDİN
Madde bağımlılığının sosyolojik, psikolojik ve fizyolojik olmak üzere birçok sebebi olduğunu, ülkemizde ise daha çok madde bağımlılığının sosyolojik ve psikolojik nedenlere bağlı bulunduğunu söyleyen Sosyolog ve Aile Danışması Fatih Çapadağ, sosyalleşme süreçlerinde ailesi tarafından ilgilenilmeyen çocukların bu ihtiyaçlarını arkadaş ortamlarında tatmin etmeye çalıştığını ve kötü arkadaş çevresine sahip gençlerin ise madde ile tanışma riskinin yüksek olduğunu belirtti. Çapadağ, "Aileler, çocuklarının sosyal ve psikolojik gelişimlerine ve sorunlarına yakinen vakıf olmalı ve onlarla bizzat ilgilenmelidir. Aksi takdirde kabiliyetleri keşfedilmemiş ya da takdir görmemiş, aidiyet şuuru verilmemiş, birey olarak ciddiye alınmamış çocuklar bu psiko-sosyal ihtiyaçlarını başka arkadaş ortamlarında tatmin etmeye çalışır. Maddeye sevk edecek bir arkadaş çevresiyle tanışmış gençler, bir süre sonra da maddenin kirli avuçlarına düşebilir. Yaptığım görüşmelerde, Türkiye'de her 10 madde bağımlısı çocuğun 7'sinin ailesi, çocuğunun madde bağımlısı olduğunu bilmiyor. Madde bağımlılığı artık arkadaş çevresinde bir sosyalleşme vasıtası gibi görünüyor. Hiç kimse 'Benim evladım kesinlikle madde kullanmaz' demesin. Çocuklarımıza baskı yapmak ile takip etmeyi birbirinden ayırt etmeliyiz. Ebeveynler, çocuklarını takip etmelidir. Yani nerede vakit geçirdiklerini, arkadaş gruplarını bilmelidirler. Bununla beraber evlatları ile vakit geçirmeli ve ortak sosyal ortamlar oluşturmalıdırlar" diye konuştu.
YILDA 30 MİLYON KİŞİ OLUYOR
Ülkemizde madde bağımlılığı yaş ortalamasının İçişleri Bakanlığı'nın verilerine göre 19-20 arasında olduğunu, devletimizin ve bu anlamda hizmet veren gönüllü STK'ların mücadelesinin bu ortalamayı her sene yukarı çekmek olduğunu vurgulayan Çapadağ şunları söyledi:
"Türkiye'de her sene madde bağımlılığı sebebiyle bine yakın insanımız hayatını kaybetmektedir. BM'nin verilerine göre Dünyada madde bağımlılığından kaynaklı 30 milyon kişi psikolojik ve fizyolojik tedavi görüyor. Bizler, Müslüman Türk milletiyiz. Yaratılanı, Yaratan'dan ötürü seven bir irfan kültürüne sahibiz. Yine "Milleti yaşat ki, devlet yaşasın" kadim devlet felsefesinin mensuplarıyız. Bizler, devlet ve millet olarak madde bağımlılarını tahkir eden, onları ötekileştiren bir anlayışa sahip değiliz. Dolayısıyla meseleye dair hassasiyetlerimiz, tedaviye ikna etme ve tedavi modellerimiz diğer ülkelerden çok farklı. Avrupa'da madde bağımlılığı ile alakalı yapılan tedavilerin olumlu sonuç verme oranı yüzde 20 ile 30 arasında iken, ülkemizde bu oran yüzde 40 ile 60 arasındadır. Yapılan tıbbi detoksifikasyona bir de manevi rehabilitasyon eklenirse tedaviye olumlu cevap verme oranı yüzde 60 ile yüzde 100 oranına çıkabiliyor. Zira insan, Rabbi tarafından yaratılmış bir varlıktır. Hangi milletten olursa olsun her insan bir ruha ve gönül dediğimiz bir metafizik merkeze sahiptir. Burada oluşacak pişmanlık ve azim, kişinin kendini yenileme, var olma iddialarını tazelemeye vesile olur. Avrupa'da ve Amerika'da insanın kıymeti, ülkesine katma değer ürettiği ölçüdedir. Biz ise insanı, 'eşref-i mahlukat' olduğu için önemseriz. Madde bağımlılığı alanında çalışmalar yapmak üzere Avrupa'nın birçok ülkesinde bulundum. İnsana hürmet, kültürel bir gelenek haline gelmediği için bunun içselleştirilmediğine de şahit oldum. Tasavvufta güzel bir ifade vardır. 'Biz günahkara değil, günaha düşmanız' denir. Yani bizler, madde bağımlısına değil kullandığı maddeye düşmanız. Biz meseleye insani boyutuyla daha çok bakıyoruz ve onları ötekileştirmeden, sağlıklı bir birey olarak toplumun ve devletin hizmetine sunabilme gayreti içerisindeyiz. Bu anlamda elimizden gelen bütün desteği ve gayreti gösteriyoruz."
AİLE BİRLİĞİ ÇOK ÖNEMLİ
Sosyolog ve Aile Danışması Fatih Çapadağ, parçalanmış ailelerin çocuklarının madde bağımlısı olma riskinin daha yüksek olduğuna değinerek, "Anne ve babası ayrı olan çocukların maddeye bağımlı olma olasılığı diğer çocuklara nazaran yüzde 20 ile 30 arasında daha fazladır. Dolayısıyla ailenin çok ciddi bir önemi var. Ülkemizde 10 yaşındaki bir çocuğun maddeden kaynaklı tedavi olduğunu gördüm. Hatta çok şaşırmıştım, oradaki yetkililere 'Bir akrabasını ziyaret için mi geldi? diye sorduğumda, 'Hayır, kendisi madde bağımlısı ve burada tedavi oluyor' cevabı ile karşılaşınca çok üzülmüştüm. Zira o çocuğunda ailesinin parçalandığını ve sokağa terk edildiğini öğrenmiştim" dedi.
Çapadağ, Türkiye'nin birçok ilinde belediyelerin, üniversitelerin ve STK'ların daveti üzerine konferanslar ve eğitim seminerleri verdiklerini bunlarında aileler ve gençlere çok şey kazandırdığını vurguladı.